Bilim insanları aşkın grafiğini yayımladı


Johannes Gutenberg Üniversitesi’nden Louisa Scheling liderliğindeki bir ekip, çiftlerin ilişki memnuniyetinde yaşadığı dalgalanmaları günler hatta saatler bazında inceledi. Çalışma, bireylerin ilişki tatmininde kısa sürede önemli değişimler yaşadığını ortaya koydu.

Genellikle ilişkilerle ilgili araştırmalar yıllar süren memnuniyet düzeylerine odaklanırken, bu yeni çalışma zaman aralığını daraltarak partnerlerin birkaç gün hatta 24 saat içinde ilişkilerinden ne kadar memnun olduklarını analiz etti. Çalışmaya yaklaşık 750 çift katıldı ve katılımcılar, gün içinde birden fazla kez ilişki tatminlerini raporladı.



Bu bulguların, özellikle ilişki danışmanlığında çiftlere destek olmak adına yol gösterici olabileceği vurgulanıyor.
Çalışmanın sonuçları Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlandı.

1. Kelebekler
Bu ilk evre, yoğun bir tutku ve cinsel çekimle karakterize ediliyor. Katılımcıların yüzde 30’u kilo kaybı yaşadığını, yüzde 39’u ise verimliliğinin azaldığını belirtirken; bu dönemde testosteron ve östrojen üretimi artıyor; yüzde 56’sı ise libidoda yükselme olduğunu ifade ediyor.

İlk heyecan azalmaya başlarken çiftler birbirlerini daha yakından tanımaya başlıyor. Araştırmaya göre İngiltere’de çiftlerin yalnızca yüzde 3’ü bu aşamada. Vücut, kalp atışını hızlandıran ve mutluluk veren monoaminler üretiyor; bu da “mutlu bir kaygı” hissi yaratıyor. Bu dönemde yüzde 44 uyku sorunları, yüzde 29 dikkat dağınıklığı görülüyor.

Burada artık partnerin “uygun” olup olmadığını değerlendirme aşamasına geçiliyor. Bu dönemde sınırlar sorgulanırken, stres düzeyi de artıyor.

Bu aşama, kişinin gerçek kimliğini açığa vurduğu dönem olarak ön plana çıkıyor. Sosyal medyada sunulan “kusursuz” imajın ardında gerçek benliğin ortaya çıkması, yüzde 15 oranında şüphe ve kırılganlık hissini tetikliyor. Psikolog Dr. Linda Papadopoulos’a göre, bu aşamada ilişkide gerçek samimiyet başlıyor.

İlk dört aşamayı başarıyla geçen çiftler, güven ve bağın arttığı bir dengeye ulaşıyor. Katılımcıların yüzde 50’si bu aşamaya geldiğini belirtirken, yüzde 23’ü daha mutlu olduklarını söylüyor. Orgazm sırasında salgılanan vazopressin ve doğumda salınan oksitosin hormonları, bağlılığı artırıyor.
Dr. Papadopoulos’a göre, işte burada gerçek bir huzur düzeyi ortaya çıkıyor. Çiftler birbirine gerçekten destek olduğunu hissediyor.