Üniversite okumadan NASA’da! Yunuslarla aynı evde yaşadı: ‘Kurtulmak için öldü’

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Hiç tanımadığınız birinin sizi ve keşfinizi bambaşka bir seviyeye taşıyacağından habersiz on yıllar geçiriyor olabilirsiniz. Sizin hayal ettiklerinizi ya da merak ettiklerinizi bilen ve yaşayan birileri olduğundan habersiz de olabilirsiniz. 1960’larda NASA’nın yeni bir proje üzerinde çalışmaya başlaması, bambaşka bir hayat yaşayan genç bir kadını tarihe geçirecek bir yöne evrildiğinde de kimsenin beklemediği yerden en büyük keşif gelmek üzereydi. En iyi üniversitelerden mezun olan uzmanlar, yılların bilgi birikimiyle, insandan sonraki en zeki canlı olan yunuslarla iletişim kurmak, konuşmak için araştırmalara başlamıştı. Çalışmalar sürerken iki ayrı bilim dalını inceleyen bilim insanların kitaplarında belki de her şeyin seyrini değiştirecek detaylar dikkat çekiyordu. Bir sinir bilimci olan Dr. John Lilly ve gök bilimci Frank Drake’in kitaplarının birbiriyle neredeyse eşleşen noktaları için, Karayipler’in Pitoresk sahilinde kurulacak laboratuvarda araştırma kararı da çok gecikmeden verildi. Başka yerlerde, başka şekilde seyreden hayatlar birbiriyle aynı eksende buluşmak üzereydi. Aynı konuda benzer ifadeler kaleme alan yazarların yanında, çocukluğunu hayvanları severek geçirmiş ve neredeyse onlardan biri olmuş, üniversite bile okumamış genç bir kız, ağabeyinden Yunus Laboratuvarı’nın kurulduğunu duymuştu. Genç Margaret Howe Lovatt henüz eğitim hayatını tamamlamamış olsa da NASA projesine üniversite profesörlerinden daha fazla katkı vermek üzereydi. Ağabeyinin kulağına yunusları fısıldadığı o gün, koşarak laboratuvara gitmesi herkes için dönüm noktası olmak üzereydi!

NASA VE ABD DONANMASI’NDA OKUMAMIŞ BİR GENÇ KIZ

Margaret yaşadığı yere çok yakın olan araştırma merkezine koşar adımlarla geldiğinde, laboratuvar müdürü Gregory Bateson’a yunusları görebilmek için çok ısrar etmişti. Bateson o günlerde 23 yaşında olan genç kıza, heyecanı karşısında şaşkın ve meraklı gözlerle bakıyordu. Bu kız niçin yunusları görmek için müdüre ‘yalvarıyordu?’Sebep ne olursa olsun, sonunda Margaret’in yunusların davranışlarını gözlemlemesine izin verilmişti. Genç kızın bilimsel alanda hiçbir eğitimi olmamasına rağmen yunuslara bakışı herkesi etkiliyordu. Üstelik Margaret’in inanılmaz çalışkanlığı başlarda davetsiz misafirden hoşlanmayan Bateston’ı da şaşırtmıştı. Bateston, Margaret’i içeri davet etmiş ve yunusları izlerken dikkatini çeken her şeyi not etmesini istemişti. Margaret yunuslarla ilk dakikalardan itibaren sıcacık bir bağ kurmuştu. Bu bağ Margaret için bir anahtar olmuş ve laboratuvarda gönüllü olarak çalışmak için kendini kabul ettirmişti. Bateston ona ne zaman isterse laboratuvara gelebileceğini söylediğinde genç kız daha da heyecanlı günler yaşamaya başlamıştı. Onun bu heyecanı NASA’nın aradığı cevapları vermek üzereydi. Margaret, laboratuvarda çalıştığı günlerden birinde Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden sinir bilimci Dr. John C. Lilly ile tanışma fırsatı de yakalamıştı. Margaret’in yunuslarla iletişimini gören herkes aynı şeyi düşünüyor, dünya dışı yaşam formlarıyla konuşmak amacıyla NASA ve ABD Donanması’nın finansmanıyla yapılacak araştırma laboratuvarı hızla yunus yuvasına dönüşüyordu. Margaret ise artık projenin vazgeçilmez bir çalışanıydı.

Alıntı Metni

MARGARET’İN SEVGİSİ YUNUSLARI KURTARDI! DENEY Mİ, İŞKENCE Mİ?

Kurulan yunus akvaryumunun asıl amacı, yunuslara konuşmayı öğretmek olsa da 2 yıllık emekler süreci başka yöne doğru da geliştirdi. Dr. Lilly ve Margaret, çok farklı yaklaşımlarla insan dilinin yunuslar tarafından taklit edilebileceğini kanıtlamaya çalışarak günler ve aylar geçiriyordu. Margaret’in ise bu konuda henüz hiç denenmemiş son bir fikri daha vardı. Genç kız, yunuslarla yaşaması ve bir annenin çocuğuna konuşmayı öğrettiği gibi insana benzer sesler çıkarması durumunda daha başarılı olunacağını düşünüyordu. Başta laboratuvara girmesine bile sıcak bakılmayan Margaret’in fikri, bilim insanları tarafından da destek görmüştü. Margaret artık Peter, Pamela, ve Sissy isimli yunuslarla aynı evi paylaşacaktı. Sevenin halinden sevenler anlardı ve Margaret yunuslar tarafından en çok sevilen kişiydi. Tabii yunusları en çok seven kişi de…

40 metreden düştü, 8 saatte çıkarıldı! Guinness yolunda: Tekerlekli sandalyeyle 422 şehir

Bir süre sonra Margaret ve Peter adlı yunus arasında farklı bir ilişki kuruldu. O dönem birçok yayın organı onların ilişkilerinin sevgi duygusundan çok ötede olduğunu yazıyordu. Öyle ki iddialar önü alınmaz bir hal almış ve Peter ile Margaret arasında cinsel birliktelik olduğu bile ortaya atılmıştı. Genç kız bu iddialar karşısında çok üzülüyor ve kendini açıklama ihtiyacı hissediyordu. Defalarca Peter ile arasındakinin sadece duygusal bir bağ olduğunu dile getirmiş olsa da işler çığırından çıkmıştı. Bu konu yüzünden yunuslar üzerinde deneyler yapmak isteyen Dr. Lilly’e, laboratuvar müdürü Bateston ve Margaret destek olmamış ve araştırmadan çekilme kararı aldı. Çünkü Dr. Lilly, Margaret’in özel bir bağ kurmayı başardığı yunuslara acı verici ve ismi deney olan bir takım işkenceler yapmayı planlıyordu.

PETER’İ AYRILIK ACISINDAN KURTARMAYA YETMEDİ

Dr. Lilly, korkunç deneyinin vereceği korkunç sonuçları öngörenlerin uyarılarına kulak asmadan, yunuslara uyuşturucu maddeler vermeyi kafaya koymuştu. Margaret özel bir bağ kurduğu Peter adlı yunus için ayrıca ısrar ediyordu. Ne genç kız ne de Peter, birbirlerinden ayrılmayı göze alabilirdi. Her ikisi için de ağır sonuçları olabilecek bu ayrılık, Margaret’in ısrarlarıyla son bulmuş ve Peter deneyden kurtarılmıştı. Ancak yunus ile genç kız arasındaki aşk dedikoduları bir an olsun dinmiyor ve tamamen duygusal olan bu sevgi bağı kötü sözlerle incitiliyordu. Tüm bunlar Peter’in karanlık bir laboratuvara götürülmesiyle biraz olsun dinmişti. Kimse bu hamlenin Peter’i nasıl etkileyeceğini düşünmemiş ve çok az güneş ışığı alan, sıkışık bir yapıya sahip havuza hapsedilen yunus, hem yaşamaya çalıştığı yere hem de Margaret’ten ayrılmaya daha fazla dayanamadı. Peter, kısa süre sonra intihar etti. Olaydan birkaç hafta sonra, Dr. Lilly’nin arkadaşı, intiharı doğrulayan şu ifadeleri kaydetti: “Yunuslar bizim gibi otomatik hava soluyan canlılar değiller. Her nefes bilinçli bir çabadır. Hayat dayanılmaz hale gelirse, yunuslar sadece bir nefes alır ve dibe batar.”

Alıntı Metni
Turabi’den yıllar sonra Survivor itirafı! Acun Ilıcalı pişmanlığını isim vererek ilk defa açıkladı
Trump’tan yeni Epstein bombası! Topu eski başkana attı ’28 kere adasına gitti’ dedi