Aniden kaybolan gemi limanda belirdi! Einstein deneyi mi: ‘Mürettebat aklını yitirdi’

Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr –Her şey tarihler 1943 yılını gösterdiğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Pensilvanyaeyaletine bağlı Philadelphia şehrinde Amerikan donanmasının Philadelphia Deneyi’ni yaptığına dair iddiaların ortaya çıkmasıyla başladı. Deney, donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge adlı savaş gemisinin radar sinyallerine görünmez hale getirilmesi amacıyla gerçekleştirilmişti. Philadelphia Deneyi sırasında gemi, yeşil-mavi bir ışıkla sarıldı ve bir anda ortadan kayboldu. Birkaç dakika içinde ise 600kilometreden fazla bir uzaklığa gidip saniyeler içinde Norfolk Virginia’daki bir tersanede göründü. Yani ABD Donanması’na ait bir gemi kaybolmuş, başka bir limanda ortaya çıkmış ve tekrar geri dönmüştü.

‘FİKRİN TEMELİNDE EİNSTEİN VAR’

Deneyin yapılmış olma ihtimalinden ilk söz eden kişi Morris K. Jessup’tu.Jessup, amatör bir gök bilimciydi ve UFO’lar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Deney ile olan ilgisi ise 1955 yılında eline geçen bir mektupla başladı. Mektup,Carlos Miguel Allenadında birinden geliyordu ve deneyden detaylı olarak bahsediyordu. İddiasına göre Allen, deneye gözlem gemisi olarak katılanSS Andrew Furusethadlı şilepte görevli bir denizciydi ve deneye de baştan sona şahit olmuştu. Geminin gözleri önünde kaybolduğunu söyleyen Allen, deneyin Einstein’ın ‘birleşik alan teorisi’ temel alınarak gerçekleştirildiğini ve bunun sonucunda mürettebatın büyük bedel ödediğini savundu.


AMAÇ, OPTİK GÖRÜNMEZLİKTİ

Einstein’ın ‘Birleşik Alan Teorisi’ basitçe, nesneler arası çekim esası ve elektromanyetizma üzerine kurulmuştu. Einstein, 1920’lerden itibaren bu teorisi üzerine yoğunlaşmış, 1925-1927 yılları arasında Almanya’da bir fizik dergisinde yaptığı çalışmaları yayımlamış ancak bu çalışmalarını hiçbir zaman tamamlayamamıştı. İddiaya göre, deneyin çalışmaları 1930 yılında Chicago Üniversitesi’nde başlamış, bir yıl sonra da Princeton Üniversitesin’de devam ettirilmişti. Hatta Albert Einstein Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla’nın da zaman zaman proje dâhilinde çalıştıkları iddia edilmişti. Birleşik Alan Teorisi’nin deneye uygulanışı ise ‘çok güçlü bir elektromanyetik alan oluşturup gemi üzerine gelen ışığı ve radar sinyallerini kırarak ya da bükerek optik görünmezlik sağlamak’ şeklinde düşünülmüştü.

52 yaşında ev temizleyip emeklisiyle ülke ülke geziyor! ‘Bana bir avuç makarna vermişti’

TESADÜFEN MADDENİN IŞINLANMASI GERÇEKLEŞTİ

Bu doğrultuda 75 VA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi, her biri iki megavat CW gücündeydi ve onlar da güverteye monte edilmişti. 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı. Özel eşleme ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı. Amaç görünmezlikti fakat iddiaya göre donanma bu deneyde tesadüfen de olsa maddenin ışınlanmasını gerçekleştirdi.

Alıntı Metni


ASKERLER DENEYİ YALANLADI

Allen mektuplarında, yeşil ışıkla sarılan geminin birkaç dakika sonra tamamen yok olduğunu, ardından başka bir limanda belirdiğini yazdı. Ancak ABD Donanması bu iddiaları açıkça yalanladı. Donanmanın resmi kayıtlarına göre Eldridge, deneyin yapıldığı söylenen tarihte Philadelphia’da bile değildi. Dahası, aynı dönemlerde bu gemiyle görev yapan askerler, böyle bir deneye tanıklık etmediklerini beyan etti. Yine de Allen’ın anlatısı birçok kişide şüphe uyandırdı ve deneyin üzerindeki gizemli hava yıllarca sürdü.

FİLMİ DE ÇEKİLDİ

En çok konuşulan iddialardan biri, deneyin mürettebat üzerindeki etkisiydi. İddiaya göre, bazı askerler ciddi şekilde hastalandı, kimileri psikolojik sorunlar yaşadı, bazılarıysa geminin metal yüzeyiyle bütünleşti. Canlı haldeyken gövdesi güverteye yapışan askerler olduğu öne sürüldü. Bu tür anlatılar deneyin korku unsuru haline gelmesine neden oldu. Özellikle 1984 yapımı ‘The Philadelphia Experiment’ filmiyle birlikte bu sahneler kolektif hafızada canlandı. Fakat dönemin mürettebatı, olayların asılsız olduğunu defalarca belirtti. Gemi kayıtlarında da böyle bir vakaya dair hiçbir bilgi yer almıyordu.

Philadelphia Deneyi’nin ortaya atılmasındaki kilit isim Carl M. Allen, pek çok farklı kaynağa göre güvenilmez bir figürdü. Çünkü farklı zamanlarda aynı olayı hem doğrulamış hem de inkâr etmişti. Mektuplarındaki rastgele harfler, başıbozuk yazım tarzı ve bazen “Ben uydurdum” şeklinde yaptığı açıklamalar, onun ya bir dikkat çekme çabası içinde olduğunu ya da psikolojik sorunlar yaşadığını gösteriyordu.

Alıntı Metni


GÖRÜNMEZ DEĞİLDİ AMA…

Gökkuşağı Projesi(Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmadı. Ancak o tarihten bugüne kadar resmî makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri oldu. Peki gerçekte ne olmuştu?

Allen’ın iddiaları karşısında konunun bilimsel boyutu incelendiğinde, USS Eldridge’in görünmezlik değil, manyetik torpidolara karşı ‘degaussing’ adı verilen bir savunma sistemiyle donatıldığı anlaşılıyor. Mevcut sistem, geminin manyetik izini silerek düşman torpidolarından korunmasını sağlıyordu. Bu uygulama sırasında kullanılan yüksek voltajlı kablolar, dışarıdan bakıldığında gemi etrafında ışık ve parıltı oluşmasına neden olabiliyordu. Bunun yanı sıra bazı görgü tanıklarının anlattığı yeşil-mavi ışık olayı, gemilerde sıkça görülen ‘St. Elmo’nun Ateşi’ adlı atmosferik bir olayla da açıklanabiliyor. Norfolk ve Philadelphia arasındaki iç su yolları sayesinde geminin saatler içinde yer değiştirmesi de mümkün. Yani iddiaların çoğu, bilimsel ve lojistik olarak açıklanabilir nitelikte bulunuyor.

Kıvanç Tatlıtuğ, arkadaşı Halit Yukay için arama kurtarma çalışmalarına katıldı
Galatasaray’da Okan Buruk’tan transfer mesajı! Osimhen sözleri