“Aşk, Bu Kez Sol Yanımıza Değil, Tam Yüzümüze Çarpıyor”

Meryem Cantekin – Aşkın Sillesi

Bazı şarkılar vardır, adını ilk duyduğunuzda bile yüzünüzde bir gülümseme ya da hafif bir kaş çatması yaratır. Meryem Cantekin’in “Aşkın Sillesi” tam da böyle bir şarkı. Henüz ilk saniyesinde duyulan akustik gitar tınısı, sanki geçmiş bir yazın gölgesinden fırlayıp gelen bir hatırayı selamlıyor. Bu şarkı, aşkın en saf hâliyle değil, en tokat gibi çarpan tarafıyla ilgileniyor. Ve bunu yaparken de ne ajitasyona kaçıyor, ne de hafif bir melodramla yetiniyor.

Cantekin’in vokali, kırılganlığın sınırlarını zorlayacak kadar açık, bir o kadar da dirençli. Sesindeki her titreşimde bir hesaplaşma, her duraksamada bir özlem gizli. Şarkının merkezine oturan bu vokal, dinleyiciyle doğrudan duygusal bir bağ kuruyor. O tokadı yiyen sadece anlatıcı değil; dinleyen herkes, eski bir acının yankısını kendi teninde hissediyor sanki.

Sözlerdeki şiirsellik ise bu parçayı basit bir “ayrılık şarkısı” olmaktan çıkarıyor. “Bir kelimenin keskin ucuyla / sustum bir ömür” dizesi, Cantekin’in lirizmini ve şarkının alt metnini taşıyan şiirsel gücünü özetler nitelikte. Söz yazımı açısından, günümüz alternatif sahnesindeki birçok örneğin çok üstünde duruyor.

Prodüksiyon ise şarkının hikayesini boğmadan destekleyen bir sadelikle yürütülmüş. Duygusal yoğunluk, minimalist enstrümantasyon sayesinde daha da etkileyici bir hâl alıyor. Ne bir fazla nota var ne de bir eksik nefes. Her şey yerli yerinde, tam dozunda. Bu da *“Aşkın Sillesi”*ni sadece duygusal değil, aynı zamanda estetik olarak da tatmin edici bir eser hâline getiriyor.

Son tahlilde, Meryem Cantekin bu şarkısıyla sadece bir aşk hikayesi anlatmıyor; aynı zamanda, dinleyiciye aşkın kaçınılmaz acısını sanat yoluyla onarma fırsatı da veriyor. Bazen yüzüne yediğin bir tokat, bir melodide şefkate dönüşür. “Aşkın Sillesi” de tam olarak bu dönüşümün tanımı olabilir.