Aşkın İki Dilde Suskunluğu: Seni Seviyorum

“Seni seviyorum” cümlesi, dünyanın her yerinde aynı hissi taşır; ama her dilde, her seste farklı yankılanır. Jehan Barbur ve Nicolas Mouawad’ın ortak çalışması Seni Seviyorum, tam da bu çok katmanlı duygunun sessiz ve dingin ama etkileyici bir portresini çiziyor. Şarkı, hem bir itirafın ağırlığını hem de o kelimelerin içinde gizlenen korkuyu taşıyor.

Jehan Barbur’un o kendine has kırılgan sesiyle başlayan şarkı, baştan sona bir zarafet çizgisi üzerinde yürüyen narin bir anlatı. Kelimeleri uzatmıyor, abartmıyor; çünkü zaten bu cümle daha fazlasına ihtiyaç duymayan bir anlam yoğunluğuna sahip. Nicolas Mouawad’ın Arapça fısıltıya benzeyen naif vokali ise parçaya sadece bir kültürel zenginlik değil, aynı zamanda evrensel bir yalnızlık duygusu ekliyor.

Müziğin alt yapısı minimalist: piyano, yaylılar ve arka planda usulca nefes alan bir akustik doku. Bütün bu sadelik, şarkının merkezine duyguyu koyuyor. İki vokalin de birbirine alan bırakarak ilerlediği bu diyalog hali, aşkın yalnızca bir karşılıklı konuşma değil, aynı zamanda iki yalnız ruhun buluşma anı olduğunu hissettiriyor. Duygu, kelimelerden çok aralardaki boşluklarda büyüyor.

Sözler neredeyse şiirsel bir minimalizm taşıyor. Her kelime tartılarak yerleştirilmiş gibi. Çünkü zaten “seni seviyorum” demek, çoğu zaman en az kelimeyle en çok şeyi anlatmaya çalışmaktır. Barbur ve Mouawad, tam da bu yüzden kelimelerin fazlasına başvurmadan şarkının tamamında içsel bir yoğunluk yaratmayı başarıyor.

Sonuçta Seni Seviyorum, aşk şarkılarının klasik kalıplarının dışına çıkan; sesin, sessizliğin ve iki farklı kültürün duygusal ortak paydada buluştuğu zarif bir eser. Jehan Barbur’un duygusal olgunluğu ve Nicolas Mouawad’ın içe dönük samimiyeti birleşince, dinleyicinin ruhunda derin ve uzun bir yankı bırakıyor. Aşk bazen büyük sözlerle değil, fısıltılarla anlatılır. Bu şarkı da tam o fısıltının kendisi.