Buz kıracağıyla beyin ameliyatı! 10 dakikada ölüm: Nobel ödüllü ‘tedavi’ 500 can aldı


Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – 1895 yılında dünyaya gelen Walter Freeman, Pensilvanya’nın Philadelphia şehrinde, köklü bir doktor ailesinin çocuğu olarak büyüdü. Tıp mirası onun kanında vardı: Büyükbabası William Williams Keen, Amerikan İç Savaşı’nın en saygın cerrahlarından biriydi, babası ise kendi alanında oldukça başarılı bir doktordu. Freeman, Yale Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra nöroloji eğitimi alarak tıp kariyerine adım attı.
1920’lerde Washington, D.C.’de nörolog olarak çalışmaya başlayan Freeman, St. Elizabeths Akıl Hastanesi’nde görev yaparken ağır ruhsal bozuklukları olan hastaların acılarına ilk elden tanıklık etti. Bu deneyim, onu yalnızca semptomları baskılayan değil, kalıcı çözümler sunan bir tedavi yöntemi aramaya itti. Freeman, tarihler 1935 yılını gösterdiğinde Portekizli doktorAntonia Egas Moniz’in ‘leukotomi’ adını verdiği yeni bir beyin ameliyatını öğrendi ve bu tekniği geliştirerekABD’de uygulamaya başladı. İlk lobotomi operasyonunu 1936 yılında cerrah James Watts ile gerçekleştiren Freeman’ın amacı beynin ön loblarındaki bağlantıları keserek davranış bozukluklarını düzeltmekti. Ancak ne yazık ki işler hiç de planlandığı gibi gitmedi. Tek isteği zihinsel hastalıklara çare olmaktı ama uyguladığı yöntem tam bir felakete dönüştü. Yüzlerce kişi onun ‘tedavi’ metoduyla ya hayatını kaybetti ya da bir daha toparlanamadı.
İLK AMELİYATINI 63 YAŞINDAKİ BİR KADINA YAPTI
ABD’li nöropsikiyatrist Walter Freeman, Moniz’in çalışmalarından etkilendi ve kendisi de deney yapmaya karar verdi. Freeman, akıl hastalığının aşırı aktif duygulardan kaynaklandığına ve eğer beyin kesilirse bu duyguları etkili bir şekilde keseceğine inanıyordu. Freeman, kadavralar üzerinde birkaç hafta çalıştıktan sonra ABD’deki ilk frontal lobotomiyi, kaygı ve depresyondan muzdarip olduğuna inanılan Kansaslı ev hanımı olan 63 yaşındaki Alice Hood Hammatt üzerinde gerçekleştirdi. Freeman, Hammatt’ın kafatasının sol ve sağ ön lobları üzerinde delikler açtı. Daha sonra sol taraftaki delikten beynin açıkta kalan kısmına bir lökotom (dar bir şaft) yerleştirdi. Freeman, ameliyatı takip eden haftalarda, Hammatt’ın konvülsiyon geçirmesine rağmen operasyonun başarılı olduğunu açıkladı. Hammatt, hayatının son yıllarını akıl hastanelerinden uzakta geçirmeyi başarmasına rağmen ameliyattan 5 yıl sonra öldü.
TEDAVİ İÇİN BUZ KIRACAĞI KULLANDI
Bu sözde başarı Freeman’ın yeni bir plan yapmasına neden oldu. Bir kişinin kafatasına delik açmaktan daha hızlı ve daha az karmaşık bir lobotomi tasarlamak istiyordu. Böylece beyne erişmenin kolay bir yolunu arayarak kadavralar üzerinde deneyler yapmaya başladı. Lobotomi, beyin dokusuna müdahale ederek hastaların ruhsal belirtilerini hafifletmeyi amaçlayan bir cerrahi işlemdi. Başlangıçta kafatası delinerek yapılan bu işlem, zamanla Freeman’ın geliştirdiği ‘transorbital lobotomi’ye evrildi. Bunun için mutfağında bulunan bir alet olan buz kıracağını kullanan Freeman, bu aletle göz yuvalarından beyne kolaylıkla ulaşabileceğini fark etti. Beyin ameliyatının bu radikal invazif biçimini ‘transorbital lobotomi’ olarak adlandırdı ancak bu durum daha yaygın olarak ‘buz kıracağı lobotomi’ olarak bilinmeye başlandı.
YOĞUN İLGİ GÖRDÜ, HER YERDE HABER OLDU
Doktor Freeman’ın saniyeler süren bu işlemi sırasında, beynin ön bölgesi adeta parçalanıyordu. Ne yazık ki, akıl hastası olduğuna inanılan birçok kişi bu ameliyattan sonra daha ‘uyumlu’ hale gelince, ameliyatın başarılı olduğu düşünüldü. Freeman’ın buz kıracağıyla lobotomilerine o kadar çok talep vardı ki ‘gösteriyi’ yola çıkardı, buz kıracağı ve çekicini de yanına alarak turneye çıktı. Freeman, bu tekniği ‘kolay ve hızlı bir çözüm’ olarak tanıtmak için ülke çapında seyahat etti. Yüzlerce hastane ve akıl hastanesine ziyarette bulundu. Basına verdiği pozlar, gösteriler eşliğinde yapılan operasyonlar, onu medyanın ilgi odağı haline getirdi.
HASTALARINDAN BİRİ DE KENNEDY’NİN KIZ KARDEŞİYDİ
Ayrıca Freeman, sadece yetişkinlerle değil çocuklarla da çalıştı. Freeman’ın en bilinen hastalarından biri, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin kız kardeşi Rosemary Kennedy’ydi. 3 yaşındayken ‘hırçınlık’ gerekçesiyle Freeman’a götürüldü. Lobotomi sonrası zihinsel kapasitesi bir çocuğunki kadar geriledi ve hayatı boyunca kurumda yaşamak zorunda kaldı.12 yaşındaki Howard Dully de lobotomi yapılan hastalardan biriydi. Freeman, bu çocuğun ‘sevgiye ya da cezaya tepki vermediğini’ söyleyerek operasyonu gerekçelendirdi. Ancak yaptığı uygulama nedeniyle pek çok hasta ya öldü ya da kalıcı hasar aldı. Öyle ki doktor Freeman bir keresinde, fotoğraf çekimi sırasında aleti hastanın beynine fazla bastırarak ölümüne neden oldu. 1967 yılında son hastası Helen Mortensen, geçirdiği lobotomi sonrası beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Yaptığı operasyonlardan yaklaşık 500’ünün ölümle sonuçlanması üzerine lobotominin dehşeti tıp camiasının saldırısına uğradı.
1970 YILINDA YILINDA YASAKLANDI
Tam bir kâbus olan akıl hastanesine kapatılmaktan çok daha iyi bir seçenek olduğu için uzun yıllar popülerliğini koruyan lobotomi, 1970’lere gelindiğinde ‘insanlık dışı’ olduğu gerekçesiyle tüm dünyada yasaklandı. Bu olaydan iki yıl sonra ise Freeman, gözlerden uzak bir şekilde hayatını kaybetti. Bugün, antipsikotik ilaçların gelişiyle lobotomi tarih oldu ancak işlemin dehşet verici olduğu kabul edilene kadar birçok kişi geri dönülemez biçimde zarar gördü. 1936 ila 1951 yılları arasında dünya çapında 50 bin kadar lobotomi yapıldığı belirtilirken, Freeman’ın geride bıraktığı hasar, tıp tarihinin en karanlık olaylarından biri olarak hafızalara kazındı.