İspanya’da ‘Türk oldular!’ Sivas ortak noktaları: ‘Cenazede bayrağı unutunca kızıyorlar’

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Türkler tarih boyu, dünyadaki her kara parçasına izlerini nakşetti. Geçtikleri her yerde bir eser, kültürel doku ve miras bırakan bu kadim millet, Avrupa’da da bugün bazı kutlamaların mimarı oldu. Uzun yıllardır Müslüman milletlerin izlerini taşıyan İspanya’nın Türklerle özel bir ilişkisi var. Barbaros Hayreddin Paşa’nın denizlerde İspanyollarla mücadelesi kitaplara, İspanyol kültürüne, müziklere ve hatta bayraklara bile yansımıştı. Nitekim bu coğrafya Türkler için hâlâ önemli. Öyle ki Valencia’daki Sax Kasabası’nın hikâyesinin kökleri de Sivas’a dayanıyor. Üstelik burada, İspanyol ‘Türkler’ mirasçı. Los Turcos’un Türk bayrağına olan aşkı ve tüm yaşamını Türk olmak üzerine kurmasının ise tek bir sebebi yok.

İSPANYA’NIN EN BÜYÜĞÜ ‘LOS TURCOS’

Los Turcos topluluğu, Türkiye ve gelenekleriyle ‘yürekten yüreğe bir bağ’ kurduklarını söylüyor. İspanya’nın güneybatısındaki Sax Kasabası’nda yaşayan bir topluluk, son 100 yıldır Türk geleneklerini yaşatıyor. İspanyolcada ‘Türkler’ anlamına gelen isimlerine bakıldığında Anadolu’dan Avrupa’ya göç etmiş bir grup insan düşünülse de, etnik olarak Türk değiller. 5 yıl önce Saksonya’da düzenlenen bir kültür festivalinde topluluk, Osmanlı fesleri ve kostümleri giymişti. 2020’nin şubat ayında 5 gün süren festivale Türkiye’den bir Osmanlı askeri bandosu da katılmıştı. Los Turcos başta olmak üzere tüm ziyaretçilerin ilgi odağı olan bando, topluluğu dünyaya tanıtmak konusunda da önemli bir adım oldu. Öyle ki Türk Büyükelçiliği’nin çabalarıyla Türkiye ile bağlantı dahi sağlandı. 2019’da İspanya’daki Sax Kasabası’ndan 52 kişilik bir grup Türkiye’yi ziyaret etmişti. Los Turcos Topluluk Liderlerinden Francisco Sanchez, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Türkiye ile “yürekten yüreğe bir bağ” içinde olduklarını söylemişti. Sanchez, sözlerine şöyle devam ediyordu: “Kısa sürede ilişkimizin bu kadar güçleneceğini tahmin edemezdim. Türk gibi yetiştirildim. Büyükbabam Los Turcos’un müdavimlerinden biriydi. Çocuklarım ve torunlarım da aynı geleneği sürdürüyor.”

Alıntı Metni

Sanchez, Los Turcos üyesi bir kişi hayatını kaybettiğinde, tabutunun Türk bayrağıyla örtüldüğüne dikkat çekerek, “Cenazelerde Türk bayrağı unutulursa aileler bize kızıyor” dedi. Üstelik topluluk, popüler Türk dizileri aracılığıyla Türkiye ile bağ kurmanın bir yolunu daha bulmuştu. Sanchez’in en sevdiği Türk oyuncu ise romantik komedi dizisi Daydreamer’ın yıldızı Can Yaman’dı. Sanchez 2020’de yaptığı çağrıda Yaman’ı, Los Turcos topluluğunun yaşadığı şehre davet etmişti. Türkiye ile etnik bir bağı olmamasına rağmen Türk geleneklerini benimseyen topluluğun sevgisinin bir kısmı, günümüzde Sivas’ta mezarı bulunan bir azizden geliyor. Peki, Türklerin yaşadıkları şehre ismini veren azizin Sivas’tan çıkan hikâyesi, bugünkü Valencia’yı nasıl yarattı?

SİVAS’TAN VALENCİA’YA İSİM MİRASI

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2024 yılına ilişkin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına bakıldığında göze çarpıcı ve son derece ilginç bir detay ilişiyor. Tarihi ve kültürüyle Anadolu topraklarındaki en özel şehirlerden biri olan Sivas, 637 bin 7 kişiye ev sahipliği yapıyor. Şaşırtıcı olansa, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’da yaşayanlar arasında en kalabalık 2’nci grubu 759 bin 363 kişiyle Sivaslıların oluşturması. Yani Sivaslıların, şehirlerini aşan bir şöhreti var. Bu, İstanbul’da bile net şekilde görülüyor. Ancak muhtemelen kimse tarafından İspanya’ya kadar ulaştığı bilinmiyor. Geçen sene, 29 Ekim 2024’te İspanya’nın Valencia şehrindeki büyük bir sel felaketi olmuş ve günlerce gündemden düşmeyen afette 227 kişi hayatını kaybetmişti. Pek çok kişi o günlerde bu şehrin adını sık sık duymuştu. Üstelik köklerinin Sivas’a dayandığını bilmeden!

Atatürk 2 ay önceden gördü, kaderi değiştirdi! Zaferin sır perdesi: ‘Yaşamamaya karar verdim’

Sivaslı Vlas, 280’li yıllarda doğduğu tahmin edilen bir Ermeni bir aziz. 316’daki ölümüne kadar pek çok yeteneğiyle dikkat çeken Aziz Vlas, Sivas’ta doğup, yaşayıp, ölmesine rağmen kendini tüm Avrupa’ya tanıttı. Boğazına bir şey kaçan, özellikle balık kılçığı gibi tehlikeli parçaları yutan kişilere şifa verdiğine inanılan Vlas’tan, İmparator I. Justinianus’un doktoru Aëtius Amidenus bile kitabında bahseder. Yayınlanan Acta’sına (kamu tutanağı) göre, dövülmüş, demir dokumacı taraklarıyla saldırılmış ve başı kesilerek öldürülmüştü. Vlas’ın Avrupa’ya yayılması 11. ve 12’nci yüzyıllarda olmuştu. O, öldükten 700 yıl sonra bile pek çok Avrupa ülkesinin kadim geçmişinde yer alacak kadar güçlüydü. Vlas, On Dört Şefaatçi Aziz’den birisi ya da 14. yüzyılda ‘Legenda Aurea ‘olarak bilinen eserde efsanesinden bahsedilen yardımcı azizlerden birisi. Ayrıca köklerinin dayandığı Ermenistan’daki Aziz Vlas Tarikatı’nın hamisi. Kara Ormanlar’daki Aziz Vlas Manastırı da dahil birçok Alman kilisesi Vlas’a ithaf edilmişti. İspanyolca konuşan ülkelerde San Blas olarak biliniyor ve adını birçok yere veren aziz, Valencia şehrine de ismini vermiş.Tüm Avrupa’yı kısacık ömrüyle yeniden inşa eden Aziz’in mezarı Sivas’ta, Gök Medrese’nin karşısında yer alıyor. İşte ‘Los Turcos’ da kökleri Sivas’a dayanan bu kadim kasabanın uzun yıllardır vazgeçilmez parçası!


TÜRKLERİN ÇEKİLMESİNİN KARŞILIĞI BUĞDAY VE 50 GEMİ

İspanya’nın Türklerle etkileşimi çok eski yıllara dayanıyor. Ülkede bulunan El-Hamra Sarayı, bir Endülüs mirası. Nüfus bakımından İspanya’nın en büyük bölgesinin de adı olan Endülüs’ün başkenti ise Sevilla şehri. Endülüs bugünlerde özerk bir topluluk olsa da geçmişte İspanyollar, Memlükler ve Türkler’in oluşturduğu bir üçgenin içindeydi. Nasrid emiri ve Endülüs’ün son Müslüman devleti olan Granada Emirliği’nin kurucusu olan Muhammed I İbn el-Ahmar’ın yaptırdığı El-Hamra Sarayı’nın duvarlarında ise sonraki yıllarda yapılacak savaşlara bir işaret vardı. Duvarda ‘Allah’tan başka galip yoktur’ yazıyordu. Saray inşasından 200 yıl kadar sonra Hristiyan kraliyet sarayı olacaktı. Tam da o yıllarda, yani 1480-81’de Osmanlı Devleti’nin güçlü orduları Batı Akdeniz’e doğru genişlemesini hızlandırmıştı. O süreçte İtalya’daki Otranto, Osmanlı’nın eline geçti. Ancak Sultan II. Mehmed’in yani Fatih Sultan Mehmed’in ölümü her şeyi sekteye uğrattı. Bu Türk genişlemesi, Fernando yönetimindeki İspanyol Tacı için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Üstelik tek tehdit Türkler değildi. İspanyollar, Güney İspanya’daki Müslüman varlığıyla da başa çıkmak zorundaydı. O esnada Türkler Batı Akdeniz’e akınlarını sürdürüyordu. 1484’te Türk filosunun İspanya’ya geleceği söylentileri kulaktan kulağa yayılmış ve İspanyolları tedirgin etmişti. Hatta o yıllarda İspanyol anneler, çocukları haylazlık ettiğinde ‘Seni Türklere veririm’ diye korkutuyordu. Bu söz yıllarca kullanıldı. Günümüzde bile İtalya ve İspanya’da ‘Türk korkusu’ var.

Alıntı Metni