Kadınlara anestezisiz işkence uyguladı! Tıbbın karanlık yüzü: ‘Acıyı hissetmezler’


Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr –‘Modern jinekolojinin babası’ olarak anılan Dr. James Marion Sims, kadın üreme sağlığına yönelik öncü cerrahi teknikler ve aletler geliştirdi. 1876’da Amerikan Tabipler Birliği’nin, 1880’de ise kurucuları arasında yer aldığı Amerikan Jinekoloji Derneği’nin başkanlığına getirildi. 19. yüzyıla damgasını vuran bu ismin heykelleri, yıllarca ABD’nin dört bir yanında gururla sergilendi. Ancak Sims’in foyası ve araştırmalarının ardındaki karanlık gerçekler, yüzyıllar sonra gün yüzüne çıktı.
HASTALARI ÖLÜNCE JİNEKOLOJİYE YÖNELDİ
1813’te Güney Carolina’nın Lancaster County bölgesinde doğan James Marion Sims, doktorların bugünkü gibi uzun ve yoğun bir eğitimden geçmediği bir dönemde tıp mesleğine adım attı. Bir doktorun yanında staj yaptı, üç aylık bir kursa katıldı ve Jefferson Tıp Fakültesi’nde yalnızca bir yıl okuduktan sonra Lancaster’da hekimlik yapmaya başladı. Ancak ilk iki hastasının hayatını kaybetmesi üzerine yeni bir başlangıç arayışıyla Montgomery, Alabama’ya taşındı. Burada, ticaret bölgesinin tam kalbinde sekiz yataklı bir hastane kurdu.
1800’lü yıllarda kadın hastalıkları pek konuşulmazdı, kadınları tedavi etmek de yaygın bir uygulama değildi. Sims de çoğu doktor gibi başlangıçta kadın hastalarla ilgilenmiyor, üstelik jinekoloji alanında özel bir eğitimi bulunmuyordu. Ancak attan düşerek pelvis ve sırt ağrısı yaşayan bir hastaya yardım etmesi istendiğinde, kadınları tedavi etme konusundaki bakışı tamamen değişti.
KADINLARIN HASTALIKLARI BİLE KONUŞULMUYORDU
Sims, attan düşerek kendisine getirilen hastayı muayene ettiğinde, kadında vezikovajinal fistül (mesane ile vajina arasında istenmeyen bir kanal oluşması ve idrarın vajinaya sızması) olduğunu fark etti. O dönemde bu hastalığın bilinen bir tedavisi olmadığından, Sims 1845’te fistülleri onarmak için cerrahi teknikler denemeye başladı. Ancak beyaz kadınların bu tedaviye erişebilmesi için siyahi köle kadınlar üzerinde deney yapmaya karar verdi. Köleleri sahiplerinden ‘kiralıyor’, deney sürecinde ise adeta onların mülkiyetini elinde tutar gibi acımasızca davranıyordu. Kariyeri boyunca çok sayıda siyahi kadın köle üzerinde çalıştı fakat tarihi kayıtlarda yalnızca üç isim yer aldı: Lucy, Anarcha ve Betsey.
Sims’in ameliyat ettiği ilk hasta, henüz birkaç ay önce doğum yapmış ve o zamandan beri mesanesini kontrol edemeyen 18 yaşındaki Lucy’ydi. Ameliyatlarda hastalar tamamen çıplak bırakılıyor, dizlerinin üzerine çökmeleri ve başlarını ellerinin üzerinde tutarak dirsekleri üzerine eğilmeleri isteniyordu. Lucy’nin saatler süren, anestezisiz ameliyatı boyunca çığlık çığlığa ağladığı kayıtlara geçti. Sims ise o anları şöyle aktarmıştı:
ANESTEZİSİZ AMELİYATLAR YAPTI
Lucy dahil hiçbir ameliyatı uzun vadede başarılı olmadı. Ardından, 17 yaşındaki Anarcha adlı köle bir kadın üzerinde tam 30 ameliyat gerçekleştirdi. Dört yıl süren bu denemelerin sonunda, yöntemini nihayet ‘mükemmelleştirdiğini’ düşündü. Bundan sonra, o dönemde tıp dünyasında yeni sayılan anesteziyi beyaz kadınlarda kullanmaya başladı. Her ne kadar bazı doktorlar anesteziye temkinli yaklaşsa da, Sims’in siyahi kadınlara anestezi ya da başka bir uyuşturma yöntemi uygulamama kararı, onların beyazlar kadar acı hissetmediğine dair ırkçı inancından kaynaklanıyordu.
1850’lerde Sims, New York’a taşınarak ilk kadın hastanesini açtı ve burada hastaları üzerinde tartışmalı tıbbi tedavileri denemeye devam etti. Sims’in hastalarından herhangi biri öldüğünde sorunu yöntemlerinde değil de hastada arıyordu. Yıllar içinde J. Marion Sims, tıp alanında önemli bir isim olarak değer gördü ve tıp alanında öncü bir isim olarak tanındı. New York’taki Central Park, Güney Carolina eyalet meclisi ve Philadelphia’daki eski tıp fakültesi Jefferson Üniversitesi’nin de aralarında bulunduğu birçok yerde heykeli dikildi.
HEYKELLERİ BİR BİR KALDIRILDI
Geçen yılların ardından hem tıp camiası hem de aktivistler Dr. Sims’in yöntemlerinin etik dışı olduğunu söyleyerek bir zamanlar değer gören bu ismin heykelinin dikilmesinin haksız olduğunu, birinin heykeli dikilecekse bu kişilerin acımasız deneylere maruz kalan kadınlar olduğunu savundular. Yıllar içinde Dr. Sims’in acımasız deneyleri daha da ayyuka çıktı ve ülkenin dört bir yanındaki heykelleri kaldırılmaya başlandı. En son 2018 yılında Central Park’ta bulunan sonuncu Dr. Sims heykeli granit kaidesinden çıkarıldı, heykelin, Sims’in mezarının bulunduğu Brooklyn’deki Green-Wood Mezarlığı’na konulacağı belirtildi. Heykelin yeni yerinde Sims’in köleler üzerinde iradeleri dışında deneyler yaptığına dair bilgilendirici bir levhayla birlikte sergilenmesine karar verildi.