Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr – Kıyamet ya da büyük tufan sonrası senaryoları konu alan film ve dizilerde, hayatta kalan küçük insan gruplarının özel olarak inşa edilmiş yer altı sığınaklarında yıllarca yaşam mücadelesi verdiğine sıkça rastlarız. Bu sığınaklar, olası felaketlerde yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için dayanıklı malzemelerle tasarlanmış özel yaşam alanlarıdır. Dünyanın farklı bölgelerinde bu tür sığınakların gerçek örnekleri de bulunuyor. Ancak içlerinden biri var ki duyan herkesi şaşkınlığa uğratıyor.

KİRA FİYATLARI YENİ BİR YOLCULUĞA İTTİ

44 yaşındaki Caitlin Johnson, 2024’ün nisan ayında uzun yıllardır yaşadığı New York’tan taşınma kararı aldı. İşi gereği Kaliforniya’ya taşınmak durumunda kalan genç kadın, bir dairenin aylık kirasının yaklaşık 60 bin Türk lirasına tekabül eden bin 500-2 bin dolar olduğunu görünce hayrete düştü. Bu kiraları karşılaması mümkün değildi. Ekonomik olarak bir ev satın alabilecek düzeydeydi ancak işi nedeniyle sürekli başka yerlere taşınması gerektiği için bu ölü bir yatırım olurdu. Kaliforniya’da uzunca bir süre bütçesine göre kiralık ev arayan Johnson tam da pes etmek üzereyken aklına bir fikir geldi. Kısa bir zaman önce bir arkadaşı oraya taşınmış ve bir ev satın almıştı. Elbette onların yanında yaşamayı düşünmüyordu ama arkadaşının kiracısı olabilirdi. Fakat bu düşündüğünüz türden bir kiracılık değil.

Yaşamı boyunca bir zombi istilasıyla karşı karşıya kalması halinde bir sığınağı olması konusunda espriler yapan genç kadın, kendini evrene yolladığı bu mesajın tam da ortasında buldu. Kaliforniya’dan ev alan arkadaşının bahçesinde hatırı sayılır kalitede yaklaşık 110 metrekare bir yeraltı sığınağı vardı, üstelik boştu ve kullanılmıyordu. Yeraltı sığınağında yaşamanın iyi bir deneyim olacağına ve neredeyse tüm parasının cebine kalacağına inanarak arkadaşına bir teklif götürdü. Johnson çılgınca şeyler deneyimlemeyeli seven eğlenceli bir karakterdi, dolayısıyla arkadaşı bu teklifi o yapınca hiç de şaşırmadı ve bunu kabul etti. İkili 500 dolar kiraya anlaştı ve arkadaşı Johnson’ın kullanabilmesi için bahçesinin bir kısmını da ona ayırdı.

KALDIĞI BİRÇOK DAİREDEN DAHA KONFORLUYDU

Caitlin Johnson yeni bir maceranın kapısını aralamıştı. İçinde pek eşya olmayan ancak her bakımdan bir kişinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik modern bir şekilde dizayn edilmiş bu sığınağı kendi zevkine göre dekore etti. Sığınak, New York’ta kaldığı birçok daireden daha konforluydu. Elbette orada yaşamanın güzellikleri kadar zorlukları da vardı ancak bunu bir sorun değil bir deneyimlenmesi gereken bir fırsat olarak değerlendiriyordu.

Sığınağa girmesi için önce hidrolik kapıyı açması, ardından 15 basamak inip patlamaya dayanıklı kapıdan içeri girmesi gerekiyor. Oldukça sessiz olan sığınak ona çoğu zaman bir apartman dairesi gibi hissettiriyor. Üstelik burada yaşarken teknolojiden de uzakta değil, çünkü sığınağında telefon sinyali alabiliyor ve internetini kullanabiliyor. Bunun yanı sıra Caitlin Johnson sığınakta doğal ışık olmamasının kendisini rahatsız etmediğini, daha iyi uyumasına yardımcı olduğunu ve yatak odasına yapay güneş ışığı taktığını söylüyor.

‘BİR YIL DAHA KALMAK İSTEDİM, ANLAŞMAYI UZATTIK’

Günün büyük kısmını çalışarak geçiren Johnson, gece olunca eve geliyor ve sığınağına iniyor. Sığınağın ‘sonsuza dek kalacağı bir yuva’ olmadığını ancak orada yaşamaktan keyif aldığını söylüyor. Hatta kısa bir zaman önce sığınakta bir yıl daha kalmak istediğini arkadaşlarına iletmiş ve onlar da bunu seve seve kabul etmişler bile.

Genç kadın, verdiği röportajlarda sığınakta yaşamanın belirli bir avantajı olmadığını ancak olumlu tarafının zombi istilası veya dünya savaşı olması durumunda hiç olmadığ kadar güvende hissettirebileceğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

Şimdilerde arkadaşının evinin bahçesindeki sığınakta ikinci yılına hazırlanan genç kadın, hikâyesini herkese anlatıyor ve artan kira fiyatlarından yakınanlara ‘Neden olmasın?’ihtimalini düşündürtüyor.